by phronesis
31 Ocak 2022 13:13
Uygarlığı, yüksek zihinsel etkinliklere -entelektüel, bilimsel ve sanatsal başarılar- değer vermesi ve bunları desteklemesi ve insan yaşamında düşüncelere yol gösterici bir nitelik kazandırması kadar onu niteleyen bir başka özellik yok gibi görünür. Bu fikirler arasında ilk sırayı, karmaşık yapılarına başka bir yerde ışık tutmaya çalışmış olduğum dinsel sistemler yer alır; bunların yanında felsefi akıl yürütmeler, son olarak da insanların idealleri diyebileceğimiz, bireyin, toplumun, tüm insanlığın mükemmelleştirilmesine ilişkin tasarımlar ve bu düşünceler temelinde dile getirdikleri talepler bulunur. Ancak bu yatırımlar birbirlerinden bağımsız değildir, tam tersine birbirleriyle iç içe geçmişlerdir ve bu da hem onları betimlemeyi, hem de ruhsal olarak nereden türediklerini saptamayı zorlaştırır. Çok genel olarak, insanların tüm uğraşlarının itici gücünün, birbirleriyle birleşen iki hedefe, yarar ve hazza ulaşma çabası olduğunu varsayacak olursak, durumun böyle olduğu yalnızca bilimsel ve sanatsal etkinliklerde kolayca görülebiliyorsa da aynı şeyi burada ele aldığımız uygarlık tezahürleri için de geçerli saymamız gerekmektedir. Diğer etkinliklerin de insanların güçlü gereksinimlere hitap ettiğinden şüphe edilemez -belki de sadece bir azınlar grubu içinde gelişmiş de olabilir. Ayrıca tek tek dinsel, felsefi sistemler ve idealler hakkındaki değer yargıları kafamızı karıştırmamalıdır. İster bunları insan ruhunun en yüce ürünleri de sayalım, istek sapkınlık olarak görelim kabul etmemiz gerekir ki onların var oldukları yerde ve özellikle hakim oldukları yerde uygarlık düzeyinin yüksek olduğu anlaşılır.
- Sigmund Freud (Uygarlığın Huzursuzluğu)